4 Ocak’ta biri Instagram’da bir yumurta fotoğrafı paylaştı ve bu 50 milyona yakın “Beğen”le dünyanın en çok beğenilen paylaşımı oldu. Bu yumurtaya geri döneceğim dönmesine de, önce bana anımsattığı diğer hikâyeleri anlatmam gerek:
Hikâye 1: Louvre’da Dans Eden Afro-Amerikalılar
Geçtiğimiz yılın bana göre en önemli sanat olaylarından biri dünyanın en ünlü iki rap şarkıcısı olan, Beyoncé ve Jay-Z çiftinin, Louvre Müzesinde çektikleri müzik videosuydu. Videosu çekilen şarkının ismi öfkeden deliye dönmenin argosu olan “Apeshit”ti (1). Şarkının nakaratındaki “Bunu becerdiğimize inanamıyorum” bizim duygularımızı da yansıtıyordu. Sahiden de izleyenler, ben dahil, ataları Afrika’dan köle olarak getirilmiş bu iki rap şarkıcısının, sömürgecilikten kazanılmış sermayenin üstüne kurulu, yüksek sanatın ruhanî merkezi ve neredeyse kültürel iktidarın simgesi olan Louvre’da böyle bir video çektiklerini gördüklerinde gözlerine inanamadılar. “Alın işte, herhangi birinizin kalabalıktan sıyrılıp fotoğraf çekmek için yırtındığı Mona Lisa’nın önünde, onun kadar önemli olduğumuzu vurgulayan pozumuzu veriyor, üstüne üstlük şarkı bile söylüyoruz,” dediğini düşündüğüm meydan okuyan bakışlı videoları gerçekten de şaşırtıcıydı.

Uzun zamandır yüksek sanatla alçak görülenin bir arada kullanıldığını biliyorduk. Pop şarkıcılarının operacılarla düet yapabildiğini, Arabesk söyleyenlerin tiyatrolarda sahne aldığını görmüştük. Ama bu kadarına doğrusu kimse cesaret edememişti. Böyle bir işi gerçekleştirmek çok zordu. Daha doğrusu biz öyle sanıyorduk. Meğer Louvre’da tüm gün video çekmek o kadar da büyütülecek bir şey değilmiş, öyle yüz binler değil, sadece 17.500 dolar vermek gerekiyormuş. Hele ki bu 105 milyon dolarla dünyanın en çok kazanan kadın şarkıcısı olan Beyoncé için denizde kum gibi bir miktar, klipte giydiği bir elbisesinin fiyatı bile bunun üç-beş katıdır.
Bu klipin birçok sanatsal-kültürel çözümlenmesi yayınlandı. İşte güzelliği ile mitolojideki Nike yani zafer tanrıçası heykelinin önündeki dansların ya da Louvre’daki Afrikalı bir kadının köle ya da hizmetçi olarak değil de sadece, insan ya da çekici bir kadın olarak resmedildiği tek tablo olan ‘Siyahî Bir Kadının Portresi’nin videoda yer alması üzerine birçok yazı yazıldı. Tüm bunların her biri ayrı anlamla kullanılmış, video sosyal içerikli mesajlarla dopdoluymuş. Sanatın mesajlı olmasına alışığız da, altı dakikanın her bir saniyesi şarkı sözü ve görüntülerin bol keseden mesaj vermesi amacı ile tasarlanmış olduğundan, ortaya çıkan göstergebilimsel kakofoniden de bir hal olunduğu kesin. O sıralar bunları toparlayıp yazsam mı diye düşünmüştüm, ama yaz rehaveti falan, yazması bugünlere kısmetmiş.

Sanat olayı olarak bula bula bunu mu buldun diye sorarsanız, cevabım evet. Bu sayede Louvre’un ziyaretçi sayısı yüzde 25 artmış. Bu yaklaşık 2.3 milyon fazladan ziyaretçi demek. Cuma hariç giriş ücreti 9 Avro’dan siz hesap edin fazladan ne kadar para kazanıldığını.
Sanat tabii ki sanat içindir.

Hikâye 2: Çöplükte Hurda Ararken Bulunan 33 Milyon Dolarlık Yumurta
Yaklaşık beş yıl önce İngiltere’de, çöplüklerden metal hurda toplayarak geçinen ismini hâlâ bilmediğimiz biri, yine çöplüğün içinde eritilmesine ramak kala, parlak süslenmiş altın rengi bir yumurta bulur (bkz. Şekil 1A). Bulduğu yumurta o kadar güzeldir ki, 500 pounda bile satabileceğini hesaplar (2). Aslında o yumurta herhangi bir süslü yumurta değildir. Devrim öncesinde, 1885’ten itibaren Rus Çarlarının eşleri ve anneleri için mücevherci Fabergé’ye hazırlattığı 50 Paskalya yumurtasından üçüncüsüdür. Devrim sonrasındaki “hazineleri traktörlere” çevirme hareketi sırasında kaybolmuştur.

Bu yumurtanın hikâyesi biraz daha eskilere dayanır: Zamanın Rusya’sının çarlık ailesi Romanovlar o kadar zengindirler ki, aynı Beyoncé ve Jay-Z gibi, paranın satın alamayacağı şeylerin peşine düşmüşlerdir. Her yumurtanın hazırlanması bir yıl kadar sürmekte, her bir yumurtanın bir de sürprizi bulunmaktadır. Üçüncü yumurtanın sürprizi içindeki Vacheron Constantin markalı saattir. Hurda toplayıcı internetten bu kelimeleri yazarak araştırır ve bulduğunun ne olduğunu anlar. Yıllardır kayıp sanılan mücevher yumurta dört gün bir müzayede evinde halka gösterilir ve yine ismi belirtilmeyen birine, Beyoncé’nin yıllık kazancının üçte birine, yani 33 Milyon dolara satılır. Yani Louvre geçtiğimiz yıl fazladan kazandığı ile bir Fabergé yumurtası alıp koleksiyonuna ekleyebilirmiş. Ne var ki, yumurtaları sadece çöplükte değil, normalde de bulmak da zor: Her biri ayrı müzede ya da isimlerini bilmediğimiz özel koleksiyoncularda. Zaten hiçbir yumurta ya da türevi Beyoncé’nin klipi kadar ziyaretçi çekemez (3).

Bana göre en büyük kıssadan hissesi bu hikâyenin, bazı şeylere çöp deyip geçmemiz gerektiği değil, bakkallarda çocuklara satılan sürpriz yumurta fikrinin mucidinin belli olması.
Hikâye 3: Instagram’da Kim Kimi Yener Yarışması
Instagram’da paylaşılan yumurtaya geri dönelim. O yumurta öyle mücevher falan değil, gerçekten de bildiğimiz yumurtalardandı. Kahverengi, bakkallardan marketlere her yerde satılanlardan. Bir ünlünün yediği, havalı bir şefin süslediği, soyulmuş-çırpılmış bir yumurta değil. Tek başına süssüz, olduğu gibi beyaz fonda duran mutfağımızdaki gibi bir yumurta. Her birimizin gezen tavuktan çıksın çıkmasın yediği sıradan bir yumurta. Öylesi azametli bir şekilde duruyor ki, insan merak ediyor. Sadece bir yumurta, ama paylaşanın iddiası var. Kylie Jenner’ın bebeğinin 18 milyondan fazla beğeni alan doğum fotoğrafından daha çok beğenilsin diye o yumurtayı beğenmemizi istiyor.

Peki Kylie Jenner kim? Soyadı aşina gelmişti ama ben bilmiyordum, araştırdım. Meslek icabı öz ablasını tanıyormuşum, kendisine bir-iki yıl önce gelmiş geçmiş en kötü fikirlerden biri olan o Pepsi reklamında çakma aktivistlik yaptırılmış, sonra da hezimete uğrayan reklam yayından kaldırılmıştı. İkisi de ünlü Kardashian klanının üyeleriymiş, bunu yeni öğrendim. Kardashian’lar kimler? Son yıllarda yedikleri, içtikleri, giydikleri ile bir tüketim festivali yaratma beceresine sahip, tüm ABD’nin peşinde koştuğu kardeşlerden ve üvey kardeşlerden oluşan, her biri vasatın altındaki yetenek ve güzelliklerle ünlü olan bir aile. Belki onların yanında bir hayli mütevazı kalan, Acun Ilıcalı ve avenesinin yarattığı sansasyonları ve sosyal medya paylaşımlarını örnek verirsem daha iyi anlaşılabilir.
Piyasayı kızıştırma açısından bu tür ailelere ya da aile boyu tüketim sergilenmesine bir süredir ihtiyaç duyuluyor. Gerçek modeller, gerçek yaşam ürünleri daha iyi satar. Ama işte biri çıkıp “Beğeni almak o kadar da önemli değil, alın size bakkalda satılan yumurta bile sizden dahaçok beğeni alır,” dedi ve aldı da. Bu yumurta o kadar ün kazandı ki, dünyanın en önemli sanat eserlerini alıp satan müzayedeci Sotheby’s Instagram hesabından koleksiyonundaki yumurta resimlerini yayınladı. Yumurta tabloları piyasasının bundan etkileneceği kesin.
Kylie Jenner sonra hiddetlenip asfalta bir yumurta kırdı ama bunu Adana’da yapmadığı için orada öylece sarı lop kaldı, omlet olamadı. Neticede öğrendik ki, Kylie Jenner’ın şöhreti yumurta kadar kırılganmış. Yumurta en son 47 milyon beğeniye dayanmıştı. Ben de özel girip beğendim. Bu yumurta da buraya kadar.
“Peki bu üç hikâyenin birbiri ile ilgisi ne?” diye soracak olursanız ya da benden kıssadan hisseli ahlak dersleri bekliyorsanız, Jet Sosyete’nin yıldızı Şennur’un dediği gibi “Hiç içim almıyor” ve benden bu kadar. Onlara da siz karar verin.

(1) Apeshit videosu burada: https://www.youtube.com/watch?v=kbMqWXnpXcA
(2) https://edition.cnn.com/style/article/faberge-third-imperial-egg/index.html
(3) https://www.theguardian.com/world/2019/jan/03/beyonce-jay-z-help-louvre-museum-break-visitor-record